Düşündükçe zaman yavaşlıyor. Düşüncelerime ara vermeden, bir yudum daha almalıyım şarabımdan. Ha söylemek isterim ki, bazen kalabalıklar içinde yalnızım.
Kafanızı her kaldırdığınızda var olduğunuz gezintiden, göğe baktığınızda bir sonraki aşamada, daha mı yansız, daha mı gizemini kaybetmemiş gelir? Tebessümünüz ait olduğu yerde, emin olduğunuz yüceliklerde.
Korkular dedim. Neden? dedi. Bilmiyorum. Kaçma yöntemleri arıyorsun, yüzleşiyor ve yeniden kaçıyorsun. Kaçarak parçalanıyor, yeniden doğuyor koşarken parçalanıyorsun. Paramparça oluyor. Yeniden doğuyor koşmaya başlıyorsun. Bu ne biçim hikaye?
Yaptığın her iyilik, gökyüzün, tutsak olduğunu hissettiğin, aynaya her baktığında yüzüne yansımış biraz yorgun iyiliğin, karamsar yanlış olur, kötümser olmayı dilediğin bazen, güven vermeyen ama mutlak kararlı, aslında her zaman güven vermeyen.
Kontrolünü sağlayamadığın, kendini teslim ettiğin bu güzel koku ne? Kontrol edemediğinde çekici gelen ve renkler değiştiğinde, rahatlayıp derin bir nefes aldığında ve bu sesler hep aynı melodide, bu sesler... Bedenine sıkışmış özgür olmayan ruhunu akıtıyor, sorgulamıyor, tasarlamıyorsun ve bu köpek…