Beden
Zamanı yok. Zaman var. Ne özgürlüğü?
Şu an asla olması gereken gibi değil yani gerekli olan bu değil, tuhaflıklar silsilesi, bomboş bir eylül mü pardon aralık göğü. Güldün mü?
Ve bir de çarçabuk kaçmanız gereken pek çok durumla karşı karşıya kalırsınız kalmasına da insanların kanatları yoktur veya henüz yoktur. Neyse, peki o zaman kuş yeminden bir gömleğe ne buyrulur?
Bir düş diliyorum kaldırımda, bir vahşi hayatın içinde, vahşi değil mi zaten ya! Yaban diyelim... Neyse, zaten düşler yarım, bardaklar yarım. Kargaşa var yanıyanıbaşımda. Ne zaman tamamlanmıştı ki ? Yokuşlar çok dik.
Unutmadığını sandığında unutabildiğini fark et isterim, yarına dair ama bugünü bitirmeden. Kaybetmeyi göze alamadıklarını kaybedebilirsin gerekliliğini hatırlatmak isterim.
Attığın her adımda koşar gibi ruhun, aldığın her nefeste çıkar gibi ruhun, senden bağımsız. Uyandım...
Yakana yapışan umursamaz bir rüzgar esiyor. Korkularınla yüzleşmeye başlıyorsun. Her defasında aslında olabileceğinin zirvesini farkına varamamanın korkusuyla. Yaşamanın cesareti, ölümün yenilmezliği, bastırılmış benliğin, önüne geçemediğin yalanlar, çabasız her anın suratına tükürüşü! Yakana yapışan umursamaz bir…
Kontrolünü sağlayamadığın, kendini teslim ettiğin bu güzel koku ne? Kontrol edemediğinde çekici gelen ve renkler değiştiğinde, rahatlayıp derin bir nefes aldığında ve bu sesler hep aynı melodide, bu sesler... Bedenine sıkışmış özgür olmayan ruhunu akıtıyor,…