Yaptığın her iyilik, gökyüzün, tutsak olduğunu hissettiğin, aynaya her baktığında yüzüne yansımış biraz yorgun iyiliğin, karamsar yanlış olur, kötümser olmayı dilediğin bazen, güven vermeyen ama mutlak kararlı, aslında her zaman güven vermeyen.
Koca bir çukurun içinde belki kuyunun. Elle tutulur acımasızlıklara uyandırıldık. Saçmalıklara. Derdi neydi ki? Onun. Onun bunun şunun. Hangi istasyonda bırakmak isterdiniz? Hangi kuşla yollamak isterdiniz? Hangi suya, karanlığa, toprağa. Saçmalık. Uçmak. Hep böyle miydi? Yani sanki. Bir yudum daha…
GEÇEN AKŞAMÜSTÜ Ruhlarımız, ihtişamlı bir neşeyle süzülüyor. Bu zamanlar sakin bir sürgün hayatı tadı verse de, ikimiz de biliyorduk. Ruhlarımız, imparatorların çöküşü tadında bir hüzne zıt, serin bir akşamüstünün ürpertici dinginliğinde süzülüyor. İkimiz de biliyorduk, henüz göz göze bile gelmiş…