Senin bütün anların eşsiz bir parçaymış gibi ama gidip konuşmayıp sevmediğin bir çiçek, sarılmadığın ağaçlar, kafanı kaldırıp bakmadığın gökyüzü gibi değil. Saklan!
Unuttun diyelim. Diyelim diyorum. Unuttuğunu sandın diyelim. Her zaman olmasını istemediğin şeylerde sen öyle istememişsindir ya ondan öyle diyelim. İstemediğin için. Tartışmıyorum. Yoksa bir sakız gibi. İnsan gibi. İnsan düşündükçe var. O yok sen yok. Sen yok şu tiksinerek baktığın,…
Hindistandaki kalabalık beni sersemleştirdi. Bencil ve huysuzum. İçimdeki beklentinin ve yılgınlığın karışımına sempati duymamak işten değil. Tren hareket ettiğinde, kapıdan sarkıp rüzgarı iliklerime kadar hissetmek iyi gelmişti. Sigara yaktım... Tiz ve acı bir çığlıkla sıçradım uyukladığım yerde. Sigaram zaten çoktan…
Caddelere, kalabalığa, binalara baktım yeniden. Gün doğumuna dek, her gün, yüksek bir binanın en tepesinde yalnızlığımı besledim. Hiç kimse beni anlamadı... Tili dışında. Tili, benim çocukluk arkadaşım. Onu, her gece gittiğimiz şans sokağında dejavu etkisi altında, defalarca sevdim. Tilinin şans…